Köyünden 46 yıl önce Avrupa’ya göç eden Debasso, ömrünün büyük bir kısmını İsveç’te geçirdikten sonra doğduğu topraklara kesin dönüş yaptı. Küçüklüğünde Deyrulzafaran Manastırı’nda Metropolit Yuhanna Dolabani’den İngilizce öğrenince ailesi onu İstanbul’a, Robert Kolej’ine gönderdi. Avrupa’da çeşitli üniversitelerde 15 yıl eğitim görmüş, altı dil bilen ve sosyal çalışma uzmanı olan Debasso, köye geri dönüşünü Müslüman komşularına bağlıyor. “Dönmemizin nedeni, köylülerimizin samimiyeti, dürüstlük ve insaniyetidir. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı herkes dönüşümüze sevindi. Bende yalnız köy değil, vatan sevgisi var. Evi onarırken köyde yaşayan Müslüman ailelerin çok yardımı oldu. Onlar bize cesaret verdi ve onların sayesinde bugün buradayım” dedi.
Köy meydanına çeşme yaptıran, taziye evi kuran, köylülere bir gelir kaynağı bulmak için harekete geçen Debasso, Ajansımıza başvurarak projesini çizdiği botanik bahçe için destek istedi. Projeyi yerinde incelemek için köyü ziyaret eden Ajans personelini tarihi evinde ağırlayan ve kendilerine evi tanıtan Debasso, daha sonra köyde kurmak istediği projesi hakkında bilgi verdi. Debasso, “Köyüme kesin dönüş yaptıktan sonra önce bu evi yaptım şimdi ise birinci hedefim bu köyün sosyolojisi üzerine bir kitap yazmak. Diğer hedefim ise geri dönüş yaptığım köyün refah düzeyini artırmak için botanik bahçesi kurmak. Bölgenin bitki türlerini çok iyi bilirim. Bunun üzerine birçok araştırma yaptım.” dedi.
Projenin kabul edilmesi halinde botanik park içinde birçok endemik bitkinin yetiştirileceğini, nesli tükenmekte olan bitkilere öncelik vereceklerini, ilk etapta bine yakın çeşitte bitki ekimi yapmayı düşündüklerini, daha sonra yıllar içinde bu bitki çeşidini artıracaklarını belirten Debasso, “Mardin Mezopotamya’nın kalbi. Yaşam buradan yayılmış bütün dünyaya. Haliyle buradaki biyolojik çeşitliliği, ender ve tehdit altındaki bitkileri koruyarak desteklemek istiyoruz. Bu şekilde hem köyümüzün, hem ilçemizin, hem de ilimizin tanıtımını yaparak çevremizi korumuş oluruz. Mesela gittikçe artan bir tehdit oluşturan susuzluğa dayanıklı bitkileri yetiştirerek ve dünyadaki erozyonla ve çölleşme ile mücadeleye de yardım edebiliriz. Bu botanik bahçe sayesinde köylülerimiz içinde bir gelir kapısı açılmış olur. ”şeklinde konuştu.
Debasso’nun, yaptıkları ve yapacaklarını yerinde göstermek için köye davet ettiği Ajans personelinden Mardin Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Selim Duran, “İskender Beyin projesine baktığımızda buraya bir botanik park yapmak istiyor. Bunun için arazisini almış, bazı alanlarda denemesini yapmış, projesini sürdürüyor. Botanik Park Merkezi için her türlü desteği vermeye hazırız. Bu projenin hem turizm açısından köyün tanıtımı, hem de köylüler için ek bir gelir kaynağı olarak önemli olduğunu ifade etti. Kendisine iki alanda desteğimiz olabilir. Ajans olarak kendisini, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde böyle projelerle ilgili olan insanlarla bir araya getirmek istiyoruz. Çevredeki üniversiteleri buraya yönlendirerek, insanların burayı fark etmesi görmesi ile turizm anlamında tarım anlamında projeye destek olabilecek, teşvik anlamında fon sağlamayı düşünüyoruz” dedi.
Yazın kavurucu sıcaklarında misafirlerini konağın zeminindeki kayanın yontulmasıyla meydana getirilmiş olan odaların, gelenleri hayretler içinde bırakan soğuk hava depolarını aratmayan serinlikte ağırlayan Debasso bunun doğal klima olduğunu belirtti. İkisi kayaya dayanan, ikisi de kayanın üstünde yükselen dört katlı yeni konakta onlarca oda, birden fazla mutfak, banyo, çamaşırhane, elektrik ısıtmalı kalorifer odası, birçok geniş balkon ve teraslarda yazın uyumak için dört taht bulunuyor.
Köydeki harabeye dönmüş olan baba yadigârı konaklarının restorasyonunun ne kadara mal olduğu sorusuna cevap vermekten kaçınan Debasso, “Bunu konuşmak ayıp olur. Emanet, para ile mukayese olunmaz. Bu evin hatırası yanında paranın ne anlamı var. Burayı miras değil, dedelerimden kalan bir emanet olarak görüyorum. İsteseydim bunun parasıyla İsveç’te bina yapardım; kirasından torunlarım faydalanırdı. İster Süryani olsun ister Müslüman kim gelirse gelsin kapımız herkese açık” dedi. Restorasyona başladıkları iki yıldan bu yana 1 Milyon 114 Bin Euro’ya mal olan 150 kişilik konak, köyün en yüksek yerinde köye hâkim bir konumda bulunuyor.
Yurtdışında yaşayan Süryanilere seslenen Debasso şunları söyledi: “Gelsinler yerinde görsünler. Ben bir Süryani olarak yalnız tek başıma yaşıyorum burada. Buralara gelip birazda başka kültürleri öğrensinler. Onların dilini, yaşamlarını, edebiyatını öğrensinler. Biri gelse burada 4 dinle 4 dille karşılaşır. Burada Yezidisi de, Müslümanı da Süryanisi de Ermenisi de var. Bu köyden çok şey öğrenirler. Burada yaşayan bütün Müslümanlar, Süryanilere ait ellerindeki arazi, tarla ve mülkleri hiçbir sıkıntı çıkarmadan hemen devrediyorlar. Hatta bazıları tapusu kendi üzerlerinde olmasına rağmen asıl sahipleri olan Süryanileri çağırıp gelin arazinizi üzerimizden alın bizi bu emanet azabından kurtarın diyorlar. Bunlar çok güzel gelişmeler” dedi.
Debasso, atalarının yaşadıkları köyde, göçle birlikte harabeye dönen 700 yıllık konaklarını tarihi özelliklerine uygun olarak, ünlü Midyat Taşı (Katori, Nahit) ile yeniden inşa etti. Aslına uygun yöresel mimari tarzı korunarak inşa edilen konağın içi de bölgenin kültürünü yansıtan tarihi eserlerle döşendi. Bugün baktığım zaman bu kadar güzel bir netice alacağımızı tahmin etmiyordum diyen Debasso, 4. YY’da Süryani Metropoliti Aziz Yuhanna D’kfone’nin yaşadığı konağın bahçesine, onun anısına Süryanice yazılmış bir kitabe ve bir şelale yaptırarak geçmişe olan vefasını ortaya koydu.